Plastikciyiz.Biz Plastikciyiz.Biz

Plastikciyiz.biz web sitesi, 2012 yılında kurulmuş bir online plastik ürünleri satış platformudur. Amacımız, müşterilerimize kaliteli plastik ürünleri uygun fiyatlarda sunmak ve müşteri memnuniyeti odaklı çalışarak uzun soluklu bir işbirliği sağlamaktır.

Plastikciyiz.Biz

Yeşilköy İstanbul Caddesi Çimen Apt. No: 81 D: 2, PK: 34149 Bakırköy/İSTANBUL

Telefon: 0(212) 573 39 99

[email protected]

Akdeniz'de plastik alarmı!

Uzmanlar, Akdeniz'deki kirlilik yüküne yılda ortalama 229 bin 465 ton plastik atık eklendiği, plastiklerin üretim ve tüketimindeki artışın devam etmesi durumunda kirliliğin gelecek 10 yılda 3 kat artacağı ve acil önlem alınması uyarısında bulundu.

'EN KİRLİ DENİZLERDEN BİRİ'

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kıdeyş, Akdeniz'in gerek dünyadaki diğer denizlerle gerekse de Atlantik Okyanusu kıyılarıyla kıyaslandığında en kirli denizlerden biri olduğunu söyledi.

RAKAMLARLA GÖZLER ÖNÜNE SERİLDİ

Küresel ısınmadan sonra dünyanın en büyük probleminin plastik kirliliği olduğu değerlendirmesinde bulunan Kıdeyş, Akdeniz'deki plastik kirliliğinin boyutu hakkında şu rakamları paylaştı:

"Her yıl Akdeniz'e gelen ortalama plastik miktarı 229 bin 465 ton, bunun yüzde 99'u deniz tabanında, kalanı deniz yüzeyinde veya plajlarda birikiyor. Yılda 74 bin 31 ton plastik Mısır'dan Akdeniz'e veriliyor, bunların 55 bin tonu Nil Nehri'nden geliyor. İtalya 34 bin 309, Türkiye 23 bin 966 ton, Cezayir 13 bin 111 ton ve Arnavutluk 8 bin 625 ton plastiği her yıl Akdeniz'e gönderiyor. Plajlarda biriken plastik miktarı ise Türkiye’de kilometrede 374 kilogram, İsrail'de kilometrekarede 355 kilogram, Mısır'da 167 kilogram ve İspanya'da 154 kilogram olarak hesaplanıyor."

YÜZEY AKINTISI SORUNU

Denizlerin birbirini etkilediğini, Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi'nin Akdeniz'in bir parçası olduğunu belirten Kıdeyş, Karadeniz'deki yüzey akıntısının, Marmara ile Ege'den geçerek Akdeniz'e doğru ilerlediğini ve yüzey çöplerini de Akdeniz'e taşıdığını anlattı.

10 mikrondan küçük yani gözle görülmeyecek boyuttaki plastiklerin canlılar tarafından çok rahat yenebildiğini ve böylece plastiklerin besin zincirine dahil olarak balıklardan insanlara geçtiğini dile getiren Kıdeyş, plastik sorununun bir ülkenin tek başına çözebileceği bir problem olmadığını, denizde sınır olmadığı için plastiklerin her yere taşındığını ifade etti.

'ARTIŞI AZALTABİLİRİZ'

Kıdeyş, "Küresel anlamda plastik önleme anlaşmasının resmi tartışmaları sürüyor, 2025 yılında da yürürlüğe girmesini bekliyoruz. Küresel ısınmada nasıl fazla yol alamıyor, sıcaklıkların 1,5 derecenin üzerine çıkmasını engelleyemiyorsak plastik konusunda da benzer bir durum var. Eğer nehirlerden gelenleri durdurabilir, tek kullanımlık plastiklerle ilgili ciddi tedbirler alabilirsek bu kirliliğin azaldığını görebiliriz, tamamen yok edemeyiz ama artışı azalır." dedi.

GÜNDE 30-40 KİLOGRAM ATIK GELİYOR

Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, Akdeniz'e gelen kirliliğin temel nedenlerini, turizm sektöründe yaygın olarak kullanılan tek kullanımlık plastikler, kıyısal alanlardaki turistik faaliyetlerin neden olduğu atıklar ve Akdeniz'e kıyısı olup herhangi bir atık yönetimi altyapısı olmayan, atıklarını doğrudan denize bırakan ülkeler şeklinde sıraladı.

Saat yönünün tersine ilerleyen akıntıyla kıyılarda her ülkenin yanındaki komşusunun kıyısını kirlettiğini kaydeden Gündoğdu, "Akdeniz'e dökülen Nil Nehri, Seyhan, Ceyhan, Büyük Menderes, Po gibi birçok nehir istinasız çok ciddi kirlilik taşıyor. Bir yandan da Barselona, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, İskenderiye, Beyrut, Atina, Marsilya gibi şehirler çok ciddi bir atık yükü oluşturuyor." diye konuştu.

Gündoğdu, sözlerine şöyle devam etti:

"Bugün Akdeniz'in kuzeyden itibaren en kirli noktası ne yazık ki bizim kıyılarımız. Akıntı rejimi, nehir kenarlarındaki faaliyetler ve kentsel arıtma altyapılarının yetersizliği gelen atık yükünü artırıyor. Fas'tan başlayarak, İsrail de dahil olmak üzere Türkiye'ye kadar olan ülkelerin atık yönetimi altyapısı ne yazık ki o kadar gelişmiş değil. Suriye ve Mısır çöpünü kamyonlarla denize döküyor. İsrail, Filistin'i kendi çöp sahası olarak kullanıyor ve ayrıca şu anda bu bölgede savaş ve yıkımın getirdiği atıklar da var."

Türkiye'nin kıyısal alanlarına, kilometreye günde 30 ila 40 kilogram plastik atık vurduğuna dikkati çeken Gündoğdu, Akdeniz kıyılarındaki plastik kirliliği rakamlarıyla ilgili, "İskenderun Körfezi'nde kilometrekarede ortalama 1,5 milyon adet plastik bulunuyor. Mersin Körfezi'nin durumu daha kötü, miktar 10 milyona kadar çıkıyor. Antalya bu konuda biraz daha şanslı, İskenderun Körfezi'nin yarısı kadar rakamlar var. Açık denizde bulunan Finike Deniz dağlarının olduğu bölgede kilometrekarede 739 bin plastik bulunuyor." bilgisini paylaştı.

'YÜZDE 80'İ TEK KULLANIMLIK ÜRÜNLER'

Atık suların içinde evsel ve tarımsal kirleticilerin, deterjanların, endüstriyel kimyasalların, boyaların, kalıcı ve uçucu organik kirleticilerin, organik bileşiklerin, yağların, ağır metallerin ve mikroplastiklerin yer alabildiğini aktaran Gündoğdu, atık su arıtma sistemleri özel olarak bütün bu kirleticileri gidermek için tasarlanmadığı takdirde suyun arıtılamadığını, bunun sonucunda da çok ciddi miktarda kirleticinin denizlere ulaştığını dile getirdi.

Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Denizlerimizin plastik çorbasına dönmesine neden olacak bir kirlilikle karşı karşıyayız. Plastiklerin üretim ve tüketim artışı devam ederse önümüzdeki 10 yılda kirlilik 3 kat artacak, bu da 1 kilometre sahil şeridimizde günlük 90 kilogram plastik olacağı anlamına geliyor. Akdeniz ve Ege'de kilometrekarede deniz suyunda yaklaşık 3 ila 15 milyon arasında mikroplastik olacağını söyleyebiliriz. Denizlerdeki plastiklerin yüzde 80'i tek kullanımlık ürünlerden geliyor, üretim azaltılmadan denizlerden ve kıyılardan plastik toplayarak bu işi çözemeyiz. Bu teknolojilerin hiçbiri plastik kirliliğini azaltmıyor. Su yüzeyini temizleyen çöp kaparlar daha çok deniz canlılarını yakalıyor. Plastik üretimimizi önümüzdeki 20 yıl içerisinde en az yüzde 40 azaltmamız gerekiyor."